28 Ekim 2013 Pazartesi

Derin 15 Günlükken Yaşadığımız Yersiz Telaş

Derin 22 Eylül doğumlu, dolayısı ile havalar ilk doğduğu zaman fena değildi evde doğalgazı açmaya gerek duymuyorduk. Fakat doğumun üzerinden 15 gün geçtikten sonra havalar soğumaya başladı biz de doğalgazı açmaya başladık. Derin geceleri deli gibi öksürmeye başladı. Acıbadem de ki hemşire hapşırmasının çok normal olduğunu fakat öksürürse mutlaka hastaneye getirmemiz gerektiğini söylemişti. Benim eşimi tanıyanlar bilir biraz fazla titizdir bu konuda :) Gece yarısı 3'te çocuğu kaptığımız gibi acile götürdük. Acilde genelde hastane doktorları olmadığı için tecrübesiz bir nöbetçi doktor bizi muayene etti, sabaha kadar acilde yatmamız gerektiğini ve kızımın nebülizatörle buhar alması gerektiğini söyledi. Biz tabi ki daha da çok telaş yapmıştık. Bir an evvel sabah olsun diye dua etmeye başladık. Derin'e buhar verdikten sonra üçümüzde acilde ki yatağa kıvrılıp  uyumaya başladık. Sabah gözümüzü açtığımızda doktorumuz gelmiş bize gülüyordu. Öyle komik uyumuşuz ki siz hayal edin :) Doktorumuz Derin'i muayene ettikten sonra doğalgazı açıp açmadığımızı sordu. Bizde açtığımızı söyledik. Doktorumuz yersiz telaş yaptığımızı bebeklerin kalorifer yandığı için kuruyan hava sebebi ile öksürdüğünü, odasına buhar yapmamız gerektiğini söyledi. Sevgili anne adayları ve yenidoğan anneleri bu sizin de başınıza gelebilir bizim gibi telaş yapmayın buhar yapmayı deneyin :)

Sevgiler

3 Ekim 2013 Perşembe

Trakya Düğünü Dediğin :)

Aslında ne zamandır size memleketimden inciler aktarmak istiyordum. Trakya düğünleri, şivesi, içki masası ve komik insanları ile meşhurdur.

Trakya düğününde olmazsa olmazlar

Gelin alma ardından konvoy ve bölge trafik binasının önünde göbek atma faslı. Diyeceksiniz ki bölge trafik ne???  O kadar zor ve komik ki anlatması:) Bizim oranın insanları düğün deyince sabahtan oynamaya programlanır bütün bedenleri göbek atma arzusu ile yanıp tutuşur. Gelin evden çıktıktan sonra konvoyun orta kısmına denk gelen Keşan Bölge Trafik Amirliğinin önünde insanlarım arabalardan atlayıp dayanamayıp çalgıcılar eşliğinde göbek atmaya başlar. Bir 15-20 dk göbek attıktan sonra düğün salonunun yolu tutulur. Bu artık bir gelenek olmuştur.

Düğün yerine geldikten sonra herkeste bir yer tutma çabası başlar her düğünde olduğu gibi. Fakat bizimkilerin farkı 10 masayı birden ayırmalarıdır. Aileden her birey 10 kişilik masalara oturarak burası dolu ingemler gelcek, alamlar gelcek şeklinde cevaplar verirler.

Düğünde gelin damat asla heyecanla beklenmez, onlar takıları toplama sevdasına ailelerin yanında dikilip misafirleri karşılar,aynı zamanda da takıları toplarlar. O esnada gelinin yanında bir düğün ingesi (yenge) vardır. Kendisinin gözleri sırataşı şeklinde olup ailenin en tepegöz insanıdır. Kim ne takmış kaç ayar takmış hafızaya yazıp ertesi günü aileye özet geçer. Aynı zamanda kameraman özellikle takı töreni sırasında sandalyeye çıkıp jimmy jip kamera edası ile asla gelin damadı değil takılan takıları çekmeye tembihlenmiştir.

Neyse ki en azı 500, genel ortalaması 1000 kişilik olan Trakya düğününün misafir karşılama kısmı bittikten sonra gelin damat pistte ilk danslarını yapmak üzere beklenir. Fakat ne hikmettir bilinmez bizim orada orkestra hep ayrılık şarkıları çalar dans müziği olarak. Ve asla ama asla ilk dansta bile gelin damat rahat bırakılmaz. 10. sn de piste çiftler doluşmaya başlar. O esnada aralarında böyle diyaloglar geçer;

- Aşkım adi bi kere görünelim dansta sonra doğruuu eve onlar bizim düğünde öyle yapmıştı.

 Ya da

- Aaa Amet ep ayaaama basarsın, yeter oturalım artık parçaladın ayakkabılarımı

vsvsvsvs....

Dans pistinde ki insanlar bir örnektir.  Erkekler piti kareli gömlek ve çağla yeşili pantolon, kadınlar ise aynı elbisenin farklı renklerini,  kız çocukları  ise üzerlerine 5 beden büyük gelen naylon gelinlik giymişlerdir. Bu dans pistindeki çocuklar yam yam gibi gelinle damadın ilk dansından son dansına kadar etraflarında döner döner dönerler....

İlk dansın ardından ayin şeklinde göbek atmalar başlar. İlk şarkı istisnasız aman yollardır. Bu şarkıda bir çember oluşturulur ve üç ileri iki geri adım atılarak şarkı bitene kadar dönülür. Bu şarkı düğün bitene kadar yaklaşık 15 kez çalar.
Sonrasında çiftetelli başlar, bu şarkıda ise iki kişi karşılıklı iki ileri iki geri birbirlerine doğru giderek göbek atarlar. Şişman teyzeler ağır hareket ederken, genç kızlar omurilikleri yokmuşçasına kıvırtırlar.
Bu esnada erkekler genelde mazot doldurma anında olurlar yani rakı sanki tükenecekmiş gibi buzu bile beklemeden sıcak sıcak içerler.

Köy düğünlerinde ise bunlar dağıtılır ve herkes kapış kapış alır. Hatta o kadar abartırlar ki ertesi hafta içi tüm çocuklarının beslenme çantalarından bu meyve suyu ve çokoprens çıkar. Meyve suları dağıtıldıktan 10 dk sonra düğün yerinde silah sesini andıran pat pat sesler yükselir. Bu sesler içildikten sonra çocuklar tarafından patlatılan meyve suyu ambalajının sesleridir :)




Orkestra ulvi görevini tamamladıktan  yani erkekler kafayı bulduktan sonra oldukça esmer olan vatandaşlarımız enstrümanları ile sahnede yerlerini alır. Artık kadınların sahneden çekilme zamanı gelmiştir. Erkekler mekik ve şınav çekme hareketlerini andıran şekilde oynamaya başlarlar. Bu esnada kadınların suratları beş karıştır, pistteki sarhoş kocalarına öyle anlamlı bakışlar atarlar ki, aynen şunu anlatmak isterler ' aa asan aaa, ben sana evde sormaz mıyım, bu saat oldu kızan sandalyede uyuyo sen hala göbek atma, zıkkımlanma peşindesin, çiyneycem seni evde ' :)

Neyse ki saat 04.00'ı gösterdiğinde biten rakı stoku sebebi ile herkes eve dağılmak zorunda kalır ve ardınıza baktığınızda düğün yeri savaş alanını andırmaktadır.

Gelmek isteyen herkesi memleketimin köy düğünlerine beklerim ...